1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. "S-400 bir NATO sorunu değil, ikili bir sorun"
"S-400 bir NATO sorunu değil, ikili bir sorun"

"S-400 bir NATO sorunu değil, ikili bir sorun"

Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, "S-400 bir NATO sorunu değildir, ikili bir sorundur” dedi.

A+A-

Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan NATO merkezinde Anadolu Ajansı’na (AA) konuşan Basat Öztürk, Türkiye'nin Rusya’dan S-400 tedariki, Türkiye-ABD ilişkileri, Doğu Akdeniz'deki durum ve NATO Savunma Bakanları Toplantısı gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

Öztürk, Türkiye'nin NATO'nun ‘tam üyesi’ olduğunu, bu tür haklara ve icra kabiliyetine sahip bulunduğu başka bir teşkilata üyeliği bulunmadığını vurguladı.

​Basat Öztürk, müttefik ülkelerin kendi iç güvenliklerini sağlama yükümlülüğünün asli olarak kendi mesuliyeti ve egemenliklerinde bulunduğunun altını çizdi, ülke topraklarının ötesinden kaynaklanan terörizm dahil tüm tehditlere karşı ise NATO'nun daha fazla neler yapabileceğinin ele alınmakta olduğunu açıkladı.

Öte yandan Öztürk, "NATO, Türkiye'ye yönelik uyarlanmış güvence tedbirleriyle ve hava savunmamıza takviye yapmak suretiyle ülkemizin güvenliğine destek sağlamaktadır" dedi.

Bu çerçevede erken uyarı ve gözlem uçaklarıyla (AWACS) devriye uçuşları yapıldığına değinen Öztürk, müttefiklerin Suriye'deki balistik füzelerden kaynaklanan güvenlik sorunlarıyla mücadele etmek üzere, Türkiye'nin hava savunmasını takviye etmek için hava ve füze savunma bataryalarını ülkede konuşlandırdıklarını anımsattı.

'S-400 KONUSU KAPSAMINDAN ÇIKARILDI, ABD'NİN SORUMLULUĞU BÜYÜK'

Büyükelçi, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alma kararına ilişkin olarak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in müttefiklerin istedikleri silah sistemini almakta özgür olduğunu, ancak silahlı kuvvetlerin birlikte çalışabilirliğinin önemli olduğunu da en başından beri söylediğini anımsattı.

 

Öztürk, "S-400 konusu, ABD'deki bazı çevrelerce kendi mecrasından ve bağlamından çıkarılarak daha büyük ikili soruna dönüştürüldü. Bu kapsamda ABD'nin sorumluluğu büyüktür" diye konuştu.

ABD'nin ilk başlarda temel endişesinin askeri teçhizatın birlikte çalışabilirliği olduğunu ifade ettiğini aktaran Öztürk, Türkiye'nin de bu endişeleri gidermek için S-400'lerin NATO sistemlerine entegre edilmeyeceğini ve dolayısıyla bir sorun çıkmayacağını izah ettiğini belirtti.

'TÜRKİYE F-35'LERİN BEKASINI ETKİLEYECEK DURUMDAN KAÇINIR

ABD’nin son dönemde konuyu siyasileştirdiğini ve S-400'leri, F-35 savaş uçakları tedarikiyle bağlantılandırdığını hatırlatan Öztürk, Türkiye'nin F-35 uçakları projesine en başından beri dahil olduğunu, bu kapsamda ciddi yatırımların yanı sıra uçakların pek çok parçası için üretim yaptığına dikkati çekti.

Türkiye'nin kendisinin de kullanacağı F-35 uçaklarının bekasını etkileyecek ve zafiyet yaratacak bir durumdan doğal olarak kaçınacağını kaydeden Basat Öztürk, Türkiye'nin bu çerçevede ortak çalışma grubu kurulması önerisinde bulunduğunu, ABD'nin NATO kapsamında çalışma grubuna sıcak bakmadığını ve ikili çalışma grubu tercih ettiğini ancak bunun da henüz hayata geçirilemediğini anlattı.

'NATO DAYANIŞMASI, YAPTIRIM DİLİNİ KULLANMAMAYI GEREKTİRİR'

Öztürk, "NATO dayanışması da iki müttefikin birbirine anlayışla yaklaşmasını, birbirine tehdit, şantaj ve yaptırım dili kullanmamasını gerektirir. Bu şekilde hareket eden bir müttefik varsa yanlış yapıyordur. S-400 normalde bir NATO sorunu değildir, ikili bir sorundur, ABD'nin bunu NATO'ya teşmil etmesi ve İttifak'ın insicamının bozulması hata olur" vurgusunda bulundu.

Öztürk, "Ne NATO Genel Sekreteri ne de herhangi bir müttefik, bir üyenin diğerine yaptırımlar uyguladığı, müttefikler arasındaki ilişkilerin bozulduğu bir ortamı arzu eder. Burada asli sorumluluk ABD'nin üstündedir. ABD'nin, NATO'nun ortak değerlerine uyumlu şekilde dayanışma ve birlik içinde, müttefiklik ruhuna uygun hareket etmesi beklenir. Türkiye ve ABD'nin çok büyük ortak menfaati de var, iki müttefik de birbirini göz ardı edemez" ifadelerini kullandı.

'DOĞU AKDENİZ KONUSU NATO’YA TAŞINMADI'

Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine değinen Büyükelçi, Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru hakları ve çıkarları kapsamında yürüttüğü faaliyetlerin Avrupa Birliği’ndeki (AB) durumun aksine, NATO'ya aksetmemesinin sağlandığını ifade etti.

Öztürk, "Türkiye NATO'ya üye olduğu için 'Doğu Akdeniz' konusu burada zehirleyici bir şekilde ele alınmamaktadır. AB üyesi olmuş olsaydık, onlar da bu konuda böyle bir pozisyon alamazdı. AB, kendi üyeleri arasındaki sorunlarda bir taraf olamaz" dedi.

NATO'nun yapılanmasına ilişkin bazı kararlar alındığını da anımsatan Öztürk, örneğin Baltıklar bölgesindeki müttefiklere takviye yapıldığını ve Karadeniz'de uyarlanmış ileri mevcudiyet bulunduğunu, İttifak'ın burada rutin faaliyetlerini gerçekleştirdiğini kaydetti.

Öztürk, “Karadeniz'in deniz alanında bir çatışma yok, sorun karalarda” değerlendirmesinde bulundu.

NATO TOPLANTISINDA INF ELE ALINACAK

Brüksel'de 26-27 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek NATO Savunma Bakanları Toplantısı'na dair de bilgi veren Basat Öztürk, Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması'nın (INF) akıbetinin de ele alınacağını belirtti.

Öztürk, 2 Ağustos itibarıyla Rusya'nın antlaşmayı uygulamaya dönmemesi halinde INF'nin tarihe karışacağına işaret etti, Avrupa güvenlik ve savunmasına ilişkin ilave sıkıntılar çıkmamasının ve yeni bir silahlanma yarışına yol açılmamasının önem taşıdığını söyledi.

NATO karargahının savunma bakanları oturumlarının ardından IŞİD'le mücadele uluslararası koalisyonunun toplantısına da ev sahipliği yapacağını belirten Öztürk, bu çerçevede Suriye ve Irak'taki son gelişmelerin ele alınacağını kaydetti.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.